KulHimmet
En büyük kerâmet çalışmaktır.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli
KUL HİMMET
Kul Himmet hakkında, yakın zamanlara kadar üzerinde pek araştırma yapılmamıştır. Hatta bundan dolayıdır ki, şiirlerinde "Kul Himmet Üstadım" olarak tapşıran iki ayrı âşığın şiirleri de Kul Himmet'in sanılmıştır. Bu âşıklar, Divriği'nin Örencik köyünden İbrahim'le, İmranlı'nın Söğütlü köyünden Hacik Kız (Hatice)'dır. Diğer taraftan Sefil Kul Himmet, Öksüz Kul Himmet ve Geda Kul Himmet mahlaslı şiirlerin varlığı, meseleyi daha da karışık hale getirmektedir.
Kul Himmet ve Kul Himmet Üstadım konusunda bugüne kadar en önemli çalışma, Türk folklorunun önde gelen isimlerinden İbrahim Aslanoğlu tarafından gerçekleştirilmiştir.1 Aslanoğlu, her iki çalışmasında şiirleri mahlaslarına göre ayırmış, gerek şiirlerinden gerekse tarihi vesika ve derlemelere dayanarak bu isimler hakkında yorum ve değerlendirmeler yapmıştır.
Kul Himmet, XVI.-XVII. yüzyıllarda yaşamıştır. Mezarı, doğduğu yer olan Tokat'ın Almus ilçesinin Görümlü köyündedir.2 Köylüleri onu, Bektaşi tarikatinin Erdebil Tekkesi'ne bağlı Safeviye koluna bağlar. İnancından dolayı çileli bir hayat geçirmiş, zindana atılmıştır. Ölümüyle ilgili kesin bilgiler olmamakla beraber, uzun süre kaçak yaşayıp köyünde vefat ettiği tahmin edilmektedir.
Kul himmet hakkında en son ve en derli-toplu çalışmayı ortaya koyan İbrahim Aslanoğlu'nun kitabında, ona ait 143 şiir bulunmaktadır. Aslanoğlu, kitabında önceki yayınlardaki ve yirmiden fazla cönkteki Kul himmet mahlaslı şiirlerle bu sayıya ulaşmıştır. Şiirlerin ölçülerine göre dağılımı şu şekildedir: 7 heceli 1, 8 heceli 26, 11 heceli 104 ve aruz vezni ile 7. Kul Himmet'in ilk defa 36 şiiri yayımlanmış ve Cahit Öztelli tarafından bu sayı 87'ye ulaştırılmıştır. Biz de Aslanoğlu tarafından ulaştığı 143 sayısına 13 şiiri ilâve edeceğiz ve böylelikle Kul Himmet'in 156 şiiri edebiyatımızda yer almış olacaktır. Şiirlerin tamamı Alevî-Bektaşî inancıyla ortaya konulmuştur.
1
Divane gönlümüz geçmez güzelden
Mihrin yer eyledi tenden ya Ali
Arzumanım sensin ezel ezelden
Gitmez muhabbetin benden ya Ali
Canü dilden sevenlerin cansın
Âşıklara methetmenin şanısın
Kusura kalmayan mürvet kanısın
Geçersin günahtan kandan ya Ali
Müşkülünü halledersin dostuna
Çağırınca erişirsin düşküne
Kerbelada yatan imam aşkına
Şefaat umarız senden ya Ali
Nice yüz bin yıllar Kandilde durdun
Atanın belinden madere geldin
Anın için halkı gümana saldın
Bin bir dondan baş gösterdin ya Ali
Tarikat içinde şemsü kamerin
Hakikat içinde zatı kemalin
İstemem Cenneti göster cemalin
KUL HİMMET göçmezden bundan ya Ali
2
Dünya ile bir pazarlık eyledim
Ne virane ne harabe ne şendir
Seyrettim de bir dükkâna uğradım
Ne çarşıdır ne bedesten ne hardır
Sırr-ı surullahtır âleme inen
Dedim harfim manasını duyana
Çiçeğe uğradım kokusu bana
Ne bağdadır ne bağbandır ne güldür
Bir makam seyrettim ya kim gelecek
İkrarsızlar kıyamete kalacak
Bir gerçek harfim var mana alacak
Ne mezheptir ne imandır ne dindir
Yed'iklim çar köşe kilidi birdir
Ana akıl ermez bir gizli sırdır
Sorarsan dünya ana misaldir
Ne ağızdır ne burundur ne dildir
Kitabın kalbinde olur mu ilan
Ümmet-i billah da Ali'ye ayan
Doluyu bu demde elime sunan
Ne âdemdir ne insandır ne kuldur
KUL HİMMET'im bu manadan al imdi
Alamazsın bir gerçeğe sor imdi
Senede bir kere doğdu dolandı
Ne ülkerdir ne yıldızdır ne gündür
3
Yolcu oldum yola düştüm
Yollarım Ali çağırır
Bülbül oldum güle düştüm
Güllerim Ali çağırır
Bir zaman turapta yattım
Türlü çiçeklerden bittim
Arı ile çok bal yaptım
Ballarım Ali çağırır
Bulut oldum göğe ağdım
Yağmur olup yere yağdım
Coşkun coşkun ben kaynadım
Sellerim Ali çağırır
Bu haneye mihman gelmişim
Kâh ağlayıp kâh gülmüşüm
Bahr-i ummana dalmışım
Göllerim Ali çağırır
KUL HİMMET’ im aşka düştü
Aşk deryası boydan aştı
Virdiğimiz Ali’ye düştü
Dillerim Ali çağırır
(Deyiş 3 Kaynak: Cahit Öztelli, Bektaşi Gülleri sf.34,İstanbul, 1985)
* Bu deyiş çeşitli yerlerde "Pir Mehmet" e ait gösterilmektedir. Yazılı kaynaklarda Kul Himmet bulunduğu için bu şekilde yayınlanmıştır.
4
Çok günah işledim senin katında
Ya Ali mürvettir, Mürvet ya Ali
Sen keremkânisin zahir, batında
Ya Ali mürvettir, Mürvet ya Ali
Zâhirde, batında keremkânisin
Zülfikar elinde hükm-i ganisin
Tanrı’nın aslanı, sırr-ı velisin
Ya Ali mürvettir, Mürvet ya Ali
Mağripten mucizat topun atansın
El uzatıp hem maşrıkta tutansın
Hûd gazasında Resul’e yatansın
Ya Ali mürvettir, Mürvet ya Ali
Kırklar meclisinde sürdün erkânı
Münevver eyleyüp açtın cihanı
Musa muhabbette görüptür seni
Ya Ali mürvettir, Mürvet ya Ali
KUL HİMMET’im Ali sırrın söyleme
Sana boy vermeyen gölü boyama
Çoktur günahçığım, hesap eyleme
Ya Ali mürvettir, Mürvet ya Ali
(KAYNAK: Pir Sultan’ın Dostları, Cahit ÖZTELLİ, 1984, İstanbul, sf.60)
5
Hak nasip eylese dergâha varsam
Bir dem divanında dursam ya Ali
Eğilsem dizine niyaz eylesem
Yüzüm tabanına sürsem ya Ali
Yüzüm tabanına sürdüğüm zaman
Kalmadı gönlümde zerrece güman
Ali’m Zülfikar’ın çektiğin zaman
Önünde Kanber’in olsam ya Ali
Çeksen Zülfikar’ın beni öldürsen
Her dem ağlatırsın, bir dem güldürsen
Kanber gibi hizmetine yeldirsen
Elim eteğinden kesmem ya Ali
Hiç kesmenem eteğinden elimi
Hak katında kabul ettiğim ölümü
Doğru süren evliyanın yolunu
Ol mümin kulların görsem ya Ali
Mümin olan zehresinden bellidir
Hak söyleyip nefesinden bellidir
Evliyalar yolu sabah gülüdür
Deste deste gülün dersem ya Ali
Mümin olan, müslümanı getirsin
Getirsinde Hak cemine yetirsin
Diz-be-diz gelipte bile otursun
Doyunca yüzüne baksam ya Ali
KUL HİMMET’im hizmet eyle pirine
Gül’inen Muhammed Ali yoluna
Dilerim dergâha, girem gönlüne
Yarın fırsat elden gider ya Ali
(KAYNAK: Pir Sultan’ın Dostları, Cahit ÖZTELLİ, 1984, İstanbul, sf.61)
6
Farklı çeşitlemeleri bulunan bu deyişin Cahit Öztelli tarafından aktarılan hâli:
Sabahın seher vaktinde
Ali’yi gördüm Ali’yi
Eğildim niyaz eyledim
Ali’yi gördüm Ali’yi
Kaşı kirpik deste deste
Armağan sunar dostuna
Muhammed ile miraçta
Ali’yi gördüm Ali’yi
Arslanı gördüm meşede
Kırk mum yanar bir şişede**
Yedi iklim çar köşede
Ali’yi gördüm Ali’yi
Arslanı gördüm çağında
Açılmış cennet bağında
Musa ile Tur Dağı’nda
Ali’yi gördüm Ali’yi
Cennet kapısında duran
Hayber’in kilidin kıran
Kafire Zülfikar çalan
Ali’yi gördüm Ali’yi
Çişkin dağlar başı çişkin
KUL HİMMET’im oldu küskün
Cümle yerden,erden üstün
Ali’yi gördüm Ali’yi
**Kırkbudak denilen ve Alevi-Bektaşilerce kutsal sayılan kırk mumlu şamdan
(KAYNAK: Pir Sultan’ın Dostları, Cahit ÖZTELLİ, 1984, İstanbul, sf.71)