Bektas Celebi Siri
Bektaş Çelebi (Şîri)
1710-1761
“Urum diyarını ben irşâd ettim
Horasan’dan gelen Bektaş idim ben”
Hacı Feyzullah Çelebi’nin büyük oğludur. Babası’nın ölümünde 49 yaşında bulunan Bektaş Çelebi, Mustafa III tarafından verilen bir fermanla Hacı Bektaş Veli Dergahı’na postnişin olarak atanmış, iki yıl kadar bu görevde kalmıştır.
Çok güçlü bir şair olan Bektaş Çelebi, şiirlerinde Şîri mahlasını kullanmıştır.
Bektaş Çelebi 1761’de ölmüş Hacıbektaş Bâlâ mahallesinde bulunan özel türbesinde toprağa verilmiştir.
(A.Celalettin Ulusoy,Pir Dergahından Nefesler,Sf. 19)
ŞİİRLERİ
1
Cihan var olmadan ketm-i ademde
Hak ile birilikte yekdaş idim ben
Yarattı bu mülkü çünkü o demde
Yaptım tasvirini nakkaş idim ben
Anasırdan bir libasa büründüm
Nar-ü bad-ü Ab-ü hak’dan göründüm
Hayrülbeşer ile dünyaya geldim
Adem ile bile bir yaş idim ben
Ademin sulbünden Şît olup geldim
Nuh-ğ Nabi oldum tüfana daldım
Bir zaman bu mülke İbrahim oldum
Yaptım Beytullah’ı taş taşıdım ben
İsmail göründüm bir zaman ey can
İshak Yakup Yusuf oldum bir zaman
Eyyub geldim çok çağırdım el-aman
Kurt yedi vücudum kaç kaş idim ben
Zekeriyya ile beni biçtiler
Yahya ile kanım yere saçtılar
Davud geldim çok peşime düştüler
Mühr-ü Süleyman’ı çok taşıdım ben
Mübarek asayı Müsaya verdim
Rühü-l Kudüs olup Meryam’e erdim
Cümle evliyaya ben rehber oldum
Muciz murh-ı şebi hüffaş idim ben
Sulb-i pederimden Ahmed-i Muhtar
Olup da cihana geldim aşikar
Ali ile çok takındım Zülfekar
Kul iken zat ile sırdaş idim ben
Tefekkür eyledim ben kendi kendim
Mucize görmeden imana geldim
Şah-ı Merdan ile Düldül’e bindim
Zülfekar bağladım tığ taşıdım ben
Sekahüm hamrinden içildi şerbet
Kuruldu ayn-i cem ettik muhabbet
Meydana açıldı sırr-ı hakikat
Aldığım esrara sırdaş idim ben
Hidayet erişti bize Allah’dan
Biat ettik cümle Resullah’dan
Haber verdi bize seyr-i fillah’dan
Selman-ı pak ile yoldaş idim ben
Şükür matlübumu getirdim ele
Gül oldum feryadı verdim bülbüle
Cem olduk bir yerde ehl-i beyt ile
Kırklar meydanında ferraş idim ben
İkrar verdik cümle düzüldük yola
Sırrı faş etmedik asla bir kula
Kerbela’da İmam Hüseyin’le bile
Pak ettim demeni gül taşıdım ben
Şu fena mülküne çok gelip gittim
Yağmur olup yağdım ot olup bittim
Urûm diyarını ben irşad ettim
Horâsan’dan gelen Bektaş idim ben
Gâhi nebi gâhi veli göründüm
Gâhi uslu gâhi deli göründüm
Gâhi Ahmet gâhi Ali göründüm
Kimse bilmez sırrım kallaş idim ben
Hamdü’llâh şimdi ŞİRİ dediler
Geldim gittim zatım hiç bilmediler
Kimseler bu remzi fetmetmediler
Her gelen mahluka kardaş idim ben
>>Hamdulllah Çelebi'nin de buna benzer bir deyişi vardır ancak bu deyişte geçen Hamdü'lillah kelimesi iki deyişin birbiri ile karıştırılmasına neden olmuştur. Hamdullah Çelebi sayfasına girerek deyişi inceleyebilirsiniz.