Alevi, deyişleri, nefesler, niyaz, hak, yedi ulu aşık, Aşık Bektaş Yıldız, Aşıkı, Aşık Veli, Deli Boran, Geredeli Aşık Dertli, Dertli Divani, Dertli Fakir, Derviş Ali, Derviş Edna, Diveli Mehemmed, Esiri, Fedai (Çorumlu), Garibi, Harabi, İbrahim, İbreti, Kemteri, Kul Arif, Kul Fakır Ali, Kul Himmet Üstadım, Kul Hüseyin, Mecnuni, Meluli, Noksani, Remzani, Sadık Baba, Sefil Ali, Seyit Süleyman, Sıdkı Baba (Aşık Pervane), Turabi Akbal, Visali, Yanyatan (Ali Belli), Amasyalı Fedai Baba, Miraçlama Örnekleri, Duaz-ı İmam Örnekleri, Mustafa Kemal Atatürk, Hünkâr Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Yunus Emre, Hallacı Mansur, Teslim Taşı, Hünkar Hacı Bektaş Veli Vakfı Alevi Belgeseli, Zakir, On iki imam, Hacı Bektaş Veli Evlatları, Ahmet Cemalettin Çelebi, Balım Sultan, Bektaş Çelebi (Şiri), Feyzullah Çelebi- Feyziya, Güzide Ana - Katibi, Hamdullah Çelebi- Hasreti, Hüseyin Fevzi - Çelebi (Ulusoy), Seyyid Ali Sultan, Veliyettin Çelebi- Hürremi, alevi-deyisleri-nefesler - Aşığın Sözü Kuran'ın Özü, Telli Kuran, Postnişin, Bektaşi, Nefes, Erkan Çanakçı, Amasya, Tokat, Zile, Çorum, Şanlıurfa, Adıyaman, Alevi Deyişleri Nefesler - Edip Harabi

Alevi Deyişleri Nefesler

Edip Harabi

 
HARABİ (AHMET EDİP)

 
1853 yılında İstanbul’da doğdu. Asil adi Ahmet Edip'tir. Harabi sonradan şiirlerinde kullandığı mahlastır. Bazı şiirlerinde adı Edip olarak geçer. 
 
Bahriye Birlik kâtibi olan Harabi ömrünü İstanbul ve Rumeli'de geçirmiştir. 17 yasında Bektaşiliğe giren Harabi dünyadan göçüş yılı olan 1917'ye kadar bu yolun sadık bir bendesi ve yılmaz bir savaşçısı olmuştur. 
 
Tasavvufla tasavvuf üstatlarının eserleri ile yakından ilgilenmiş, hece ve aruzla yazdığı veya irticalen söylediği deyişlerle koca bir divan meydana getirmiştir. Yunus'un sevgi ve birlik duygusuna, Nesimi'nin sertliğine, Kaygusuz'un hiciv ve istihzasına, Pir Sultan’ın cesaretine bu dünyadaki deyişlerde bol bol rastlamak mümkün.
 
Harabi bütün Bektaşiler gibi yeniden doğuşa ermiş ve hayatına yeni bir yön vermiştir. Bu doğuş 17 yaşında olmuştur: 
 
Berzahtan kurtuldum çıktım aradan 
On yedi yasında doğdum anadan 
Muhammed Hilmi Dede Babadan 
Çok şükür hamdolsun geldim imkâna 
 
 
Çok genç yasında, Merdiven Köyü Bektaşi tekkesinde M. A. Hilmi Dede Babaya ikrara verip tarikata giren Harabi hayatinin sonuna kadar bu ikrara sadik kalmis, siir ve nefesleri ile Bektasi edebiyatinin en kudretli ustadlarindan biri olmustur. 
 
Bektaşi olmadan önceki halini söyle anlatır: 
 
"Abdestimi alır, taştan duvara karşı bir kalkar bir yatardım. Savmi salatı bırakmazdım. Cennetle huri, gılman sevdası vardı gönülde. Beş vakte beş katardım, çok namaz kılardım, camileri gezerdim. Allaha vasıl olmak böyle olur sanırdım." 
Yeniden doğuş ona yeni düşünceler yeni inançlar getirir ve ona su mısraları yazdırır: 
 
Allah idi muradım 
Gece gündüz onu aradım 
Derlerdi hiç bulunmaz 
Çünkü o lamekandır 
 
Miraca nail oldum 
Bir haylice zamandır 
Hariç değildir Allah 
Me'vasidir o dergah
 
 
 
DEYİŞLERİ
 
1
Ey zahit şaraba eyle ihtiram
Müslüman ol terk et bu kılükalı
Ehline helaldir na-ehle haram
Biz içeriz bize yoktur vebali
 
Sevaba girmek çün içeriz şarap
İçmezsek oluruz duçar-i azap
Senin aklin ermez bu başka hesap
Meyhanede bulduk biz bu kemali
 
Kandil geceleri kandil oluruz
Kandilin içinde fitil oluruz
Hakki göstermeye delil oluruz
Fakat kör olanlar görmez bu hali
 
Sen münkirsin sana haramdır bade
Bekle ki içesin öbür dünyada
Bahs açma HARABI bundan ziyade
Çünkü bilmez haram ile helali
 
 
2
Enbiya içinde şah kül  kamerim
Icrasi ahmed-i muhtara mahsus
Çekip Zülfikar'ı fethi Hayber-i
Cenabı Haydar-ı Kerrar'a mahsus
 
Ne erler halketti cenabı bari
Kimi şirre bindi gem etti mari
Velakin yürütmek cansız duvarı
Hacı Bektaş Veli Hünkara mahsus
 
Men arif sırrını idrak eylemek
Mansur'un "enel hak" nutkun söylemek
Mürşid-i kamilin pendin dinlemek
HARABİ vakıf-i esrara mahsus
 
 
3
Peder ve valdem oldu bahane
Merecel bahriyani yeltekiyane
Bin ikiyüz altmış dokuzda kane
Eriştim zahiren geldim cihane
 
Berzahtan kurtuldum çıktım aradan
Onyedi yaşında doğdum anadan
Muhammed ali hilmi dede babadan
Çok şükür hamdolsun geldim imkane
 
Namım EDİP idi HARABİ oldum
Erenlerin ayak turabi oldum
Hakk'ın bir mukaddes kitabı oldum
Aşkolsun okuyan ehli irfane
  
4
Herkesin mâtlûbu bir gül olurdun
Bu gülşenden gonca dermiş olaydın
Aynelyakiyn görüp Hakk’ı bulurdun
Bezm-i erenlere ermiş olaydın.
 
Kendini bileydin Hakk’ı bilirdin
Eğri yoldan doğru yola gelirdin
Bir sofraya konsan belki yenirdin
Böyle çiğ kalmayıp pişmiş olaydın.
 
HARABİ seninle düştü davaya
Daha âla idi öbür dünyaya
Giriftâr olmazdın derd-ü belâya.
Ey Şâni postunu sermiş olaydın
 
5
Kimsenin hatasın göremez idin
Kendi noksanını bilmiş olaydın
Her bir söze cevap veremez idin
Benlik davasından geçmiş olaydın
 
Kulağın olaydı sözüm duyardın
İrfanın olaydı bana uyardın
Ayağın ısırıp kana boyardın
Bir kelbin ağzında on diş olaydın
 
Ben nerye kaçsam görecek. idin
Defter-i amalim dürecek idin
Bilirim Şani`yi sürecek idin
Dervişan üstüne teftiş olaydın
 
Gazeller yaparsın lafların çoktur
Lakin o sözlere karnımız toktur
Gerçi hiddetine sözümüz yoktur
Ey HARABİ biraz geniş olaydın
 
6
Sofi nefret mi verir meclis-i rindane sana
Yoksa siklet mi verir sohbet-i mestane sana.
 
Mese-i hamr-i Hudadan haberin yok zira
Saki-i bezm-i ezel sunmadı peymane sana.
 
Cura-i cam-i ilahiden eger içse idin
Bir olurdu o zaman mescid ü meyhane sana.
 
Sana göstermeyecek sahid-i maksud-u cemal
Çünkü ta kalû belide dedi bigane sana.
 
Eyleme gebr ü müsülmani Harabi tefrik
Çünkü birdir bilürüz kabe vü puthane sana.
 
 
7
Ey derviş açlıktan etme şikâyet
Tekkeyi bekleyen çorba içermiş
Derya kenarında kalma nihayet
Atı alan Üsküdar`ı geçermiş
 
Bir insanın doğru özü olursa
Hakkı ispat eder sözü olursa
Kendini görecek gözü olursa
Pirincin taşını görüp seçermiş
 
Hazreti peygamber bak ne söylemiş
HARABİ de ona iman eylemiş
Dünya mezrea-i ahiret imiş
İnsan ektiğini mutlak biçermiş
 
 
8
Didar-ı âdemde hazreti süphan
Hudut u müphemi tastir eylemiş
Nüsha-i kübradır vücut u insan
Maye-i hikmetle tahmir eylemiş
 
Kabe kavseyn yazmış ebruvanına
Serahen vehhaben dü çeşmanına
İki gamze ile hep müjganına
Sure-i fetahna tahrir eylemiş
 
Kuranda buyurmuş hallak-ı ezel
İnsandan yok imiş bir nesne güzel
Ey HARABİ resmini ressam-ı ezel
Hame-i kudretle tasvir eylemiş
 
 
9
Cahiller çekemez ehli kemali
Zira sözlerinin hikmeti vardır
Nasıl anlatayım bilmem bu hali
Ehli dilin şan ü şöhreti vardır
 
Vücudu mürdemi kamil ü irfan
Sızdırılmış altın gibidir her an
Her nereye gitse olsa numayan
İtibar ederler kıymeti vardır
 
Kamillerin ilm ü irfanı malum
Aklı fikri fazlı irfanı malum
Sözü özü doğru vicdanı malum
Her müşkili halle kudreti vardır
 
Bir insan cahil ü nadan olursa
İnsan suretinde hayvan olursa
HARABİ'ye karşı düşman olursa
Mutlak onda haset illeti vardır
 
 
10
Zühd ü riya ile olan ibadet
Hatadır hazret-i settar`a karşı
Böyle namaz ile olamaz ümmet
Hiç kimse Ahmed`i muhtar`a karşı
 
Tarikatsız mümin olamaz kimse
Nuru nübüvvetle dolamaz kimse
Hak'kı Peygamber'i bulamaz kimse
Yatıp kalkmak ile divare karşı
 
Allah gözlerine çekmiş bir perde
Yok dersin Allah`ı gökte ve yerde
Gösterelim gel de gör Hak`kı nerde
Secde eyleyesin didara karşı
 
Ebsem ol HARABİ sen nasıl ersin
Halli müşkül böyle sözler söylersin
İçtinab et belki hata edersin
Haydar`ı kerrar`e hünkâra karşı
KAYNAK:Bektaşi Şairleri , sf. 262
 
 
11
Varlık deryasına dalma ey kardeş
Kardaşlıkta birlik dirlik isterler
Benlik davasından geç yavaş yavaş
Muhiplikte birlik dirlik isterler
 
Er ol Hakkıyla geçir bu demi
Berzaha düşürür benlik âdemi
Resulullah dedi “Lahmike lahmi’
Dervişlikte birlik dirlik isterler
 
HARABİ kemteri söyleten Haktır
Senlik benlik lafzı burda yasaktır
Kendini beğenmek çıkmaz sokaktır
Hak erenler birlik dirlik isterler.
 
 
13
Şer-i şerif inkâr olunmaz amma
Şeriat var şeriattan içeri
Tarikatsız Allah bulunmaz amma
Tarikat var Tarikattan içeri
 
Gördüğün şeriat şeriat değil
Gittiğin Tarikat Tarikat değil
Hakikat sandığın Hakikat değil
Hakikat var hakikatten içeri
 
Veçhi HARABİ ye gel eyle dikkat
Hakkın cemalini eylersin rüyet
Sade Hak var demek değil Marifet
Marifet var Marifetten içeri
 
 
14
Bize takdir olmuş Kalu Bela'dan
Anınçün sakin-i meyhaneyiz
Sakahüm hamrını ta ezeliden
İçtik dost elinden mestaneyiz biz
 
Hakk'ı her bir şeye kadir biliriz
Dünya vü uhraya nazır biliriz
Her nereye baksak hazır biliriz
Secde-i Kabe ye puthaneyiz biz
 
HARABİ sen bizi divane sanma
Özünü fehm etmez mestane sanma
Yıkılmış çürümüş saray sanma
Hazineler dolu viraneyiz biz
  
15
Ey zahit sen bizi sanma günahkar
Günahımız yoktur sevabımız var
Gördüğümüz demi hoş görür Settar
Bu sırra Kuran'la cevabımız var
 
Fiilimizi bais-i azap sanma
İçtiğimiz haram bir abdır sanma
Sana haram olan şaraptır sanma
Cennet ırmağından şarabımız var
 
Elest bezmindeki ahd ü peymandan
Ayrılmayız asla biz o imandan
İsmail'e nazil olan kurbandan
Soframızda meze kebabımız var
 
Hakk'tan bize her dem hidayet olur
Muhammed Ali'den inayet olur
Saz çalsak Allah'a ibadet olur
Davud peygamberden rebabımız var
 
Bu ana değin ta kalu beladan
Haberimiz vardır her maceradan
HARABİ' ye ihsan olmuş Hüda'dan
Okuyoruz işte kitabımız var
 
 16
Ey zahid, getirmez seni Cennet’e
Aldığın abdestle, bu savm ü salât
Gel bihüde yere girme zahmete
Cübbeyi, tespihi, seccadeyi at
 
Zemzemi terkeyle, nûş eyle şerab
Aklın ermez senin bu başka hesab
Bir pir-i mugaana eyle intisab
İhsan etsin sana iç ab-ı hayat
 
Cennet’i, Huri’yi, Gılman’ı terkit
Sıdk ile gönlünü Allah’a berk it,
Cami’lere gitme put haneye git
Alla’a vasıl ol, Allah’la kalk yat.
 
Mermerin üstüne ne eksen bitmez
Zühd ü riya ile yol Hakk’a gitmez
Bizim indimizde beş para etmez
Meta-ı va’zını başkasına sat
 
İncitme Allah’ın derdimendini
Gönül kırma asla sakın kendini
Dinle HARABİ'nin nush-u pend’ini
Yorganına göre ayağını uzat.
 
 
17
Musa Haktan sordu Turu Sinada
Yarabbi yok iken bu kevni mekan
Seninle bir kimse yoktu arada
Ne suretle nasıl oldun nümayan
 
Görüyorum laşek kudretle oldun
Seni kim yarattı nasıl var oldun
Sen bu Allahlığı nereden buldun
Beyan et kalbimde kalmasın güman
 
Bizim üstümüze Haklanıyorsun
Gah varlanıp gahi yoklanıyorsun
Niçin bizden böyle saklanıyorsun
Göster cemalini gel işte meydan
 
Hak dedi ben yarattım seni insan
Kendimi kendimde eyledim pinhan
Sırrımı cahile etmedim ayan
Arifibillaha eyledim ihsan
 
Hak Musa’ya böyle etti hitabı
Beni görmekliğin budur sevabı
Tıpkı bana benzer kulum HARABİ
Git anı ziyaret eyle her zaman
 
 
18
Kaf u nûn hitabı izhâr olmadan
Biz bu kâinatın ibtidasıyız
Kimseler vasıl-ı didar olmadan
Ol “kabe kavseyn”in “ev edna”sıyız
 
Yoğ iken Adem’le Havva alemde
Hak ile Hak idik sırr-ı mübhemde
Bir gececik mihman kaldık Meryem’de
Hayret-i İsa’nın öz babasıyız
 
Bize peder dedi tıfl-ı Mesiha
“Rabbi erini” diye çağırdı Musa
“Len terani” deyen biz idik ana
Biz Tûr-ı Sina’nın tecellasıyız.
 
“Künt-ü kenz” remzinin olduk ağahı
Hakka’l-yakin gördük cemalullahı
Ey hoca bizdedir sırr-ı ilahi
Biz Hacı Bektaş’ın fukarasıyız.
 
Zahida şanımız “İnna fetahna”
HARABİ kemteri serseri sanma
Bir kılkırk yarar kamiliz amma
Pir Balım Sultan’ın budalasıyız.
 
 
19
Ya rab senin mekânın yok
Yatağın yok yorganın yok
Hem dinin hem imanın yok
Her bir şeyden münezzehsin
 
Sesin çıkmaz avazın yok
Abdestin yok namazın yok
Hiçbir yere niyazın yok
“Kul hüvallahu ahad”sın
 
Kapın büyük açan yoktur
Seni kapıp kaçan yoktur
Anan yoktur baban yoktur
Ya Rab “Allahüssamed”sin
 
Elmasın yok boncuğun yok
Aban keben gocuğun yok
Karın kızın çocuğun yok
“Lem yelid ve lem yüled”sin
 
Derya senin sahra senin
Dünya senin ukba senin
Bu gördüğün eşya senin
Velem ye küllahüü küfüven ehadsin
 
Her bir şeye kudretin var
Akla sığmaz hikmet”in var
Yetmiş iki milletin var
Sen hallak-ı “kün fekan”sın
 
Sağın da var solun da var
Eğri doğru yolun da var
Bir HARABİ kulun da var
Sen hallak-ı “kün fekan”sın

20
Zahid senin kitabın
Mızraklı ilm-i haldir
Vaz geç sen o kitabından
Zira o kil u kaldir
 
Cenetde hurilerle
Zevk(u) safayı ta'lim
Etmek sana ayıp hem
Abesle iştigaldir
 
Bal şerbeti ile süt
Irmaklarından içmek
Me'mül edersin amma
Yok aslı hiç hayaldir
 
Beyhude etme zahmet
Savmı, salatı terk et
Firdevs içün ibadet
Etmek büyük vebaldir
 
Cehd eyle gir bu günkü
Cennet-i arifane
Hakk'ı bulursun anda
Lahuti bir visaldir
 
Gel eyle terk-i mescid
Divare olma sacid
Allah'a secde eyle
Hakk kıblesi cemaldir
 
Zemzem suyu ne hacet
Nuş et şarab-ı vahdet
Hak neşesi var anda
Baki vü layezaldir
 
Bu söz değil muhalif
Kur'an-ı izz u şane
Laşşek kelam hakdır
Ayet-i zülcelale
 
Esrar-ı küntü kenzi
Faş eyleme HARABİ
Bu bahre yok nihayet
Diller bu sırada lal'dir
 
 
21
Kardeş muhabbeti niçün bozarsın
Hakk erenler buna ka’il olur mu?
Âdâb u erkândan yoldan azarsın
Bu hal ile âdem kâmil olur mu?
 
Meyvesiz gölgesiz sen bir şecersin
Haddinden ziyade dolu içersin
Her sözün önüne durmaz geçersin
İnsan muhabbete ha’il olur mu?
 
Bu yolda hak ile yeksan olanlar
Kadeh tek boşalub yine dolanlar
Hep kendi özünde Hakk’ı bulanlar
Senin gibi Hakk’dan gafil olur mu?
 
Tabib-i hâzik bul gel, kalma sersem
Savuştur yaranı var iken merhem
Kelam-ı Hakk’ı fehm eden âdem
Hiç kendi sözüne ma’il olur mu?
 
22
Ne çare zahida Kızılbaş olduk
Da'ima bade-yi gülfam süzeriz
Bezmimize mahbub bir saki bulduk
Anın içün böyle sarhoş gezeriz
 
Bektaşiyiz yahu etmeyüz inkâr
Ne mahz söylenir dillerde her bar
Bizlere bir mahbub olursa şikâr
Kırk kişi ile anı heman düzeriz
 
HARABİ nedir bu melâmet hali
Efsane söyleyüb uzatma kali
Zahid ağzı bizce torba misali
Çekince yuların ağzın büzeriz.
 
 
23
Aşkın ocağını yandırmak için
Haktan ihsan olmuş yelpazem vardır
Kaleyi irfanı hem ölçmek için
İdris peygamberden endazem vardır
 
Hayli mürşitlere oldum vehnuma
Ölmeden öldürür ey bedi mihya
Sırrı mute kalbe entemutaya
Mashar olmuş pek çok cenazem vardır
 
Sureti zahirde HARABİ’yim ben
Fakat hakkın başka hesabıyım ben
Cümle erenlerin kitabıyım ben
Bozulmaz çözülmez şirazem vardır
 
 
24
Ya Hü Burda Olan Muhibbana bak
Öyle Sarga Burga Kardaş Değildir
Edebinle Otur Yahut Burdan Kalk
Herkes Senin Gibi Kalleş Değildir
 
Hak Yüzüdür Burda Gördüğün Yüzler
Velakin Göremez Kör Olan Gözler
Bezm-İ Erenlerde Söylenen Sözler
Hakkın Esrarıdır Haşhaş Değildir
 
Muhibim dervişim demesi güçtür
Demirden leblebi yemesi güçtür
Tarikat libasın giymesi güçtür
Çünkü o ipekli kumaş değildir
 
Putperest Yahudi Hıristiyan olan
Ayrı gayrı değil nümayan olan
Hakka iman edip Müslüman olan
Yeşilbaş Kızılbaş akbaş değildir
 
Söylenen Sözlerin Cümlesi Hoştur
Dolulara Dolu Boşlara Boştur
HARABİ Kemteri Sanma Sarhoştur
Yer İçer Zevk Eder Ayyaş Değildir
 
 
25
Ey vaiz sen bize vazedemezsin, 
Çünkü her bir ilmin deryasıyız biz 
Bizim yurdumuza hiç gidemezsin, 
Hakikat Kaf’ının Anka’sıyız biz 
 
Tur'da biz Musa’yı irsad eyledik, 
İsa'yı çarmıhtan azad eyledik 
Çıkardık göklere imdat eyledik, 
Bunların sebebi ihyasıyız biz 
 
Haberdar olaydın sirri suphandan, 
Feragat ederdin küfr-ü imandan 
Birsey anlamadın sen magzi Kuran'dan, 
Kuran'in esrar-ü manasıyız biz 
 
Kafü-nun dan daha nisan yok iken, 
Bu görüp bildiğin cihan yok iken 
Hakka sığınacak mekan yok iken, 
Bizde gizlenmişti amasıyız biz 
 
Biz tertip eyledik Kabe-kavseyn'i, 
Kurbu ev ednada kurduk ayini 
Fehm eyleyemezsin sen o mabeyni, 
Mirac'in Leyletel esrarıyız biz 
 
İbrahim’e narı gülzar eyledik, 
"Tecri mintahtihel'enhar" eyledik 
Yok iken HARABI biz var eyledik, 
Bu kevn ü mekanın Hudasıyız biz
 
 
26
Daha Allah ile cihan yok iken
Biz ani var edip ilan eyledik
Hakk'a hiçbir layık mekân yok iken
Hanemize aldık mihman eyledik
 
Kendisinin ismi henüz yok idi
İsmi söyle dursun cismi yok idi
Hiçbir kıyafeti resmi yok idi
Sekil verip tıpkı insan eyledik
 
Allah ile burda birleştik
Nokta-i âmâya girdik birleştik
Sirr-i Küntü kenzi orda söyleştik
İsmi şerifini Rahman eyledik
 
Aşikâr olunca zat ü sıfatı
Kün dedik var ettik bu semavatı
Birlikte yarattık hep kâinatı
Nam ü nisanını cihan eyledik
 
Yerleri gökleri yaptık yedi kat
Altı günde tamam oldu kâinat
Yarattık içinde bunca mahlûkat
Erzakını verdik ihsan eyledik
 
Asılsız fasılsız yaptık cenneti
Huri gılmanlara verdik ziyneti
Türlü vaidlerle her bir milleti
Sevindirip şad ü handan eyledik
 
Bir cehennem kazdık gayetle derin
Laf ateşi ile eyledik tezyin
Kildan gayet ince kılıçtan keskin
Üstüne bir köprü mizan eyledik
 
Gerçi Kün emriyle var oldu cihan
Ars-i Kürsü gezdik durduk bir zaman
Bos kalmasın diye bu kevnü mekân
Âdemin halkını ferman eyledik
 
İrfan olan bilir sirri müphemi
İzhar etmek için ism-i azami
Çamurdan yoğurduk yaptık âdemi
Ruhumuzdan bir ruh revan eyledik
 
Âdem ile Havva birlik idiler
Ne güzel bir mekan bulduk dediler
Cennetin içinde buğday yediler
Sürdük bir tarafa puyan eyledik
 
Âdem ile Havva dan geldi çok insan
Nebiler Veliler oldu nümayan
Yüz bin kere doldu boşaldı cihan
Nuh Naciyullah'a tufan eyledik
 
Salih’e bir deve eyledik Ihsan
Kayanın içinden çıktı nagehan
Pek çokları buna etmedi iman
Anları hak ile yeksan eyledik
 
Bir zaman Eshabikefhi uyuttuk
Hazreti Musa’yı Tur'da okuttuk
Siti çulha yaptık bezler dokuttuk
İdris’e biçtirip kaftan eyledik
 
Süleyman’ı dehre sultan eyledik
Eyyub'a acıdık derman eyledik
Yakup’u ağlattık nalan eyledik
Musa’yı Şuayb'a çoban eyledik
 
Yusuf'u kuyuya attırmış idik
Mısır’da kul diye sattırmış idik
Zeliha'yi ona çattırmış idik
Zellesinden bendi zindan eyledik
 
Davut peygambere çattırdık udu
Kazadan kurtardık Lut ile Hud'u
Bak ne hale koyduk nar-i Nemrut’u
İbrahim’e bağ u bostan eyledik
 
İsmail’e bedel cennetten kurban
Gönderdik şad oldu Halilürrahman
Balığın karnini bir hayli zaman
Yunus peygambere mekân eyledik
 
Bir mescide soktuk Meryem Anayı
Pedersiz doğurttuk orda İsa’yı
Bir Ağaç içinde Zekeriyya'yi
Biçtirip kanına rizan eyledik
 
Beyti mukaddeste Kudüs şehrinde
Nehri Seria'da Erden nehrinde
Tathir etmek için günün birinde
Yahya'y'i 'Isa'y'i 'üryan eyledik
 
Böyle cilvelerle vakit geçirdik
Bu enbiya ile çok is bitirdik
Başka bir Nebiyyizisan getirdik
Anin her nutkunu Kur'an eyledik
 
Küffarı Kureysi ettik bahane
Mehmet Mustafa geldi cihane
Halkı davet etmek için imane
Murtaza'yi ona ihvan eyledik
 
Ana kıyas olmaz asla bir nebi
Nebiler sahidir Hakk’ın habibi
Dünyanın Ukbanın O'dur sahibi
Biz ani Nebiyyi-ihsan eyledik
 
Hak Muhammed Ali ile birleşti
Hep beraber kabekavseyne gittik
O makamda pek çok muhabbet ettik
Leylerelesrayi seyran eyledik
 
Bu sözleri sanma he insan anlar
Kus dilidir bunu Süleyman anlar
Bu sirri müphemi arifan anlar
Çünkü cahillerden pinhan eyledik
 
Hak ile hak idik biz ezeliden
Ta ruz-i Elestte Kalubelide
Mekan-i Hüda'da bezm-i celide
Cemalini gördük iman eyledik
 
Vahdet âlemini bilmeyen insan
İnsan suretinde kaldı bir hayvan
Bizden ayrı değil Hazreti Süphan
Bunu Kur'an ile ayan eyledik
 
Sözlerimiz bizim pek muhakkaktır
Doğan ölen yapan bozan hep Haktır
Her nereye baksan Hakki mutlaktır
Ahval-i vahdeti beyan eyledik
 
Vahdet sarayına giren için
Hakki heykelyakin görenler için
Bu sirri HARABİ bilenler için
Birlik meydanında cevlan eyledik
 
27
Mecma-ül Bahreyne vardığım zaman
Hızrı bulup candan gulamı oldum
Ledün ilmin bana eyledi İhsan
Sırrı Sırrullahın tamamı oldum
 
Hayat abın cana gıda eyledim
Vadi-i Eymen'de dua eyledim
Geldim ehl-i aşka sala eyledim
Salatı irfanın tamamı oldum
 
Can kulağı ile beni dinleyin
Ey Arifler ehli Hakka söyleyin
Birleşerek beni tavaf eyleyin
Çünkü lâ mekanın mekanı oldum
 
Her bir tarikattan istifa ettim
Tarık-ı Hüda'ya iltica ettim
Ey HARABİ Hakka iktida ettim
Şükür Bektaşiyyül Melami oldum 
KAYNAK: Bektaşi Şairleri, sf.258
 
 
 
 
 
Bugün: 96
Toplam Ziyaretçi: 446805
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol