Alevi, deyişleri, nefesler, niyaz, hak, yedi ulu aşık, Aşık Bektaş Yıldız, Aşıkı, Aşık Veli, Deli Boran, Geredeli Aşık Dertli, Dertli Divani, Dertli Fakir, Derviş Ali, Derviş Edna, Diveli Mehemmed, Esiri, Fedai (Çorumlu), Garibi, Harabi, İbrahim, İbreti, Kemteri, Kul Arif, Kul Fakır Ali, Kul Himmet Üstadım, Kul Hüseyin, Mecnuni, Meluli, Noksani, Remzani, Sadık Baba, Sefil Ali, Seyit Süleyman, Sıdkı Baba (Aşık Pervane), Turabi Akbal, Visali, Yanyatan (Ali Belli), Amasyalı Fedai Baba, Miraçlama Örnekleri, Duaz-ı İmam Örnekleri, Mustafa Kemal Atatürk, Hünkâr Hacı Bektaş Veli, Abdal Musa, Yunus Emre, Hallacı Mansur, Teslim Taşı, Hünkar Hacı Bektaş Veli Vakfı Alevi Belgeseli, Zakir, On iki imam, Hacı Bektaş Veli Evlatları, Ahmet Cemalettin Çelebi, Balım Sultan, Bektaş Çelebi (Şiri), Feyzullah Çelebi- Feyziya, Güzide Ana - Katibi, Hamdullah Çelebi- Hasreti, Hüseyin Fevzi - Çelebi (Ulusoy), Seyyid Ali Sultan, Veliyettin Çelebi- Hürremi, alevi-deyisleri-nefesler - Aşığın Sözü Kuran'ın Özü, Telli Kuran, Postnişin, Bektaşi, Nefes, Erkan Çanakçı, Amasya, Tokat, Zile, Çorum, Şanlıurfa, Adıyaman, Alevi Deyişleri Nefesler - Pir Sultan Abdal

Alevi Deyişleri Nefesler

Pir Sultan Abdal

Murada ermek, sabır iledir.
Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli
 

PİR SULTAN ABDAL
HAYATI- ESERLERİ
Bu sayfanın oluşturulmasında bilgi kaynağı olarak kullanılan kitaplar  belirtilmiştir. Toplam 33 adet deyiş listelenmiştir. Lütfen gördüğünüz hataları bize bildiriniz.

1510/14-1589/90 yılları arasında yaşadığı tahmin ediliyor. Pîr Sultan Sivas'ın Yıldızeli ilçesinin Çırçır Bucağına bağlı Banaz köyünde doğmuştur. Yıldızdağı eteklerinde, Çırçır'a kırk sekiz kilometre uzaklıkta, denizden bin yedi yüz metre yüksekte, çoğu tek katlı kerpiç evleri, soğuktan korunmak için yarı yarıya toprağa gömülü bir köy... 
Banaz'da bugün de Pir Sultan'ın olduğu söylenen bir ev, önünde şairin yaşadığı dönemden kaldığına inanılan bir söğüt ağacı, ağacın altında, asâsının ucuna takıp Horasan'dan getirildiğine inanılan bir değirmen taşı vardır. Pîr Sultan yaz aylarının güzel havalarında bu taşın üstüne oturup karısıyla sohbet edermiş. Köylüler bu evi, ağacı, taşı kutsal sayarlar. Kızının yaktığı ağıtta uzun boyluluğuna, biçimliliğine değinilen şairin asıl adı, şiirlerinde belirttiğine göre, Haydar'dır. Bir yerde soyunun Yemen'li olduğunu, bir yerde Peygamber'in öz torunu olduğunu söyler, bir yerde de Imam Zeynel-Âbidin'den "Zeynel dedem" diye söz eder. Muhammed peygamber soyundan geldiklerini, "seyyid"liklerini ileri sürmek tarikat uluları arasında bir gelenektir. Genel kanı, şairin İran'ın doğusundaki Horasan'dan, önce Iran Azerbeycanı'ndaki Hoy kasabasına, oradan da Anadolu'ya göçüp Sivas'a yerleşen bir Türkmen soyundan geldiği yolundadır. 
Çocukluğu çobanlıkla geçen Pîr Sultan'ın okuma yazma bildiği anlaşılıyor. Tekke eğitimi çerçevesinde halifeler tarihini, peygamber menkibelerini, evliya menkibelerini, tarikat kurallarını, Yunus Emre'yi, Hatâyî'yi bilir. 
Söylentiye göre, Pir Sultan'ın üç oğlu, bir kızı var. Oğullarından Seyyit Ali Banaz köyünün üst yanındaki çam korusunda, Pîr Muhammed Tokat'in Daduk Köyünde, Er Gaib de Dersim'de gömülü olduğu ifade edilmektedir. 
Adı Sanem olan kızının Pîr Sultan asıldığı zaman söylediği ağıt çok ünlüdür. Pir Muhammmed ise babası gibi şairdir. Delikanlı iken attan düşerek öldügü, Pîr Sultan'ın " Allah verdiğini almaz dediler / Bana verdiğini aldı n'eyleyim" derken bu olaya değindiği söylenir. Şiirlerinden uzun yaşadığı, çok çocuğu bulunduğu açıkça anlaşılan şairin, sağlığında iki oğul acısı görmüş olduğunu ileri sürenler de vardır. 
Pîr Sultan Alevi-Bektaşi tarikatındandır. Tarikata girme musahibi, Ali Baba'dır. Bağlandığı tekkenin piri ise, Ahmet Yesevî'nin Anadolu'ya gönderdiği dervişlerden Koyun Babanın tekkesinde, Bektaşiliğin kurucusu Hacı Bektaş Veli'nin tekkesinde posta oturmuş, yani en üst makamlara getirilmiş Seyh Hasan'dır. 
Pir Sultan, bağlandığı tarikatça yalnız dinsel önder değil, devlet başkanı olarak da görülen Safevi Şahları adına, Anadolu halkını Osmanlının baskılarına karşı ayaklanmaya çağırdığı, ve bu ayaklanmaya öncülük etmiştir. Ayaklanma önderi olduğu için Sivas valisi Hızır Paşa'nın emriyle tutuklanmış, yolundan dönmeyeceği anlaşılınca da asılmıştır. 
 
Asıldığı yer Sivas'ta eskiden Keçibulan adını taşıyan, sonra uzun süre Darağacı diye anılan, simdi ise Kepçeli denilen yerdir. Bugün Sanayi Çarşısı'nın karşısında Mal Pazarı olarak kullanılan bu alanın Gazhane bitişiğinde, sıra söğütlerin bitiminde bulunan, boyu beş metre, eni bir metreden fazla, bakımsız toprak yığını onun mezarıdır. Üstündeki moloz taşlar, asılması sırasında Hızır Paşa'nın emriyle halkın attığı taşlardır. 
Kaynak: forumtr
 
Deyişlerinden de anlaşıldığı üzere, Hakk'a, yola âşıktır. On iki imamlara, Hacı Bektaş Veli ve soyuna bağlılığını nefeslerinde çok iyi bir şekilde işlemiştir.
 
  
Rivayet odu ki Pir Sultan Abdal artık inancı için geri dönülmez bir yola girmiştir. İdam sehpası hazırlanır halk onun ölümünü seyretsin diye çağırılır. Pir sultan idam sehpasına doğru yönelir. Söylenene göre Hızır Paşa halktan onu taşlamasını ister.  Orada bulunanlar Pir Sultan’a taş atmaya başlar ancak musahibi Ali Baba gül fırlatır. Gül Pir Sultan’a değer ve yaralanır:
 
Şu kanlı zalimin ettiği işler
Garip bülbül gibi zareler beni
Yağmur gibi yağar başıma taşlar
İlle dostun bir fiskesi yareler beni
 
Bir derdim var idi şimdi elli oldu
Dar günümde dost, düşmanım belli oldu
Ecel fermanı boynuma takıldı
Gerek asa gerek vuralar beni

PİR SULTAN ABDAL’ım can göğe ağmaz
Hakk'tan emrolmayınca rahmet yağmaz
Şu ellerin taşı bana hiç değmez
İlle dostun bir tek gülü yaralar beni
 
Bir Söylentiye göre de Kızı Sanem sazını eline alıp babasının öldürülüşüne şu ağıtı yakar:
Dün gece seyrimde coştuydu dağlar 
Seyrim ağlar ağlar Pir Sultan deyü 
Gündüz hayalimde gece düşümde 
Düş de ağlar ağlar Pir Sultan deyü

Uzundu usuldu dedemin boyu 
Yıldızdır yaylası Banaz dır köyü 
Yaz bahar ayında bulanır suyu 
Çaylar ağlar ağlar Pir Sultan deyü

Pir Sultan kızıydım ben de Banaz’ da 
Kanlı yaş akıttım baharda yazda 
Koç babamı kurban verdim 
Sivas’ta darağacı ağlar Pir Sultan deyü

Kemendimi attım dara dolaştı 
Kafirlerin eli kana bulaştı 
Koyun geldi kuzuları meleşti
Koçlar ağlar ağlar Pir Sultan deyü

Pir Sultan Abdal’ım yücedir şanın 
Kudretten çekilmiş bir senin hunun 
Hakk’a teslim ol şirin canın 
Dostlar ağlar ağlar Pir Sultan deyü


 
NEFESLERİ 
Hünkâr Hacı Bektaş Veli ve soyuna methiyeler: 

1
Ey erenler evliyalar serveri
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali
Tariki naci nin sensin rehberi
Himmet eyle bize Şah Seyyid Ali

Sen bilirsin cümlemizin halını
Yetişmiş meyvanın kırma dalını
Düştük kaldır bizi uzat elini
Gayret eyle bize Şah Seyyid Ali

Erenler sağı solu sendedir
Cümle tariklerin kolu sendedir
Şah Hasan Hüseyin in yolu sendedir
Şefkat eyle bize Şah Seyyid Ali

PİR SULTAN' ım eydür yola aşığız
Ta ezelden böyle kalb-i sadığız
Severiz eş şahım bağrı yanığız
Rahmet eyle bize Şah Seyyid Ali

2
Gelin erenler seyran edelim
Açıldı kapısı Seyyid Ali'nin
Eksiğimiz bilip dâra duralım
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Çekti sancağını dağlar dolanır
Mü'min olan canlar aşka bulanır
Kurbanlar tığlanır, çerağ uyanır
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Ne güzel baharı yetmiştir şimdi
Lalesi sümbülü açmıştır şimdi
Abdallar semahı tutmuştur şimdi
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

Baba İbrahim şehitler eridir
Kırkların ceminden o da beridir
Pirim cansız duvarları yürütür
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin

PİR SULTAN' ım eydür kendi özümüz
Güzel şahımız var niyazımız
Bir gün kara toprak örter üstümüz
Himmeti ganidir Seyyid Ali'nin
KAYNAK: (Ali Celalettin ULUSOY,Pir Dergâhından Nefesler, İkinci Baskı [Hüseyin Hürrem ULUSOY], Ankara,2014)

3
Şah-ı Merdan Ali kurdu bu yolu
Evvel Seyyit Ali aldı yürüdü
Hazret-i Fatıma cihanın gülü 
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Tanrı dağ kurbüne çökmüş oturur
Yıldız salın(ı) ayağına getirir
Bir avuç toprakla hudut geçirir
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Pirim kendi kendini defneyledi
Çaldı taşı pare pare eyledi
Pirim Ali bu kelamı söyledi
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Deryanın yüzüne bastı kademi
Yürüdü deryada gösterdi demi
Pâyinin önüne getirdi gemi
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

Gör pirim küffara n’etti neyledi
Vurdu taşı iki pare eyledi
Şehir horozlarına dua eyledi
Kırkların serdarı Şah Kızıl Deli

PİR SULTAN’ım eydür sancak getirir
Zemheride gonca güller bitirir
Kalenin altına üstünü getirir
Rum’un fethin eden Şah Kızıl Deli

4
Güvercin donunda gördüm oturur
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı
Zemheride elma-sını yetirir
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı

Tekkesine geyik postu döşeden
Cemine de kurban gelir köşeden
İnüb Âl'Osman'a kuşak kuşatan
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı

Târik tutub kara taşı kaldıran
Mucizat gösterüb kendin bildiren
On iki öküzü bir kazana dolduran
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı

Seksen bin evliya çerağın yakar
Doksan bin evliya gülbengin çeker
Çeşmesinden suyu çağlayıp akar
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı

PİR SULTAN'ım kork Allah'ın işinden
Tesellimiz aldık pınar başından
Bizde geçtik ol Delikli Taş'ından
Ziyaret eyledim Balım Sultan'ı

5
Sensin bizim zahir batın ulumuz 
Aman medet mürvet Pir Hacı Bektaş 
Her taraftan sana çıkar yolumuz 
Ali'sin bir adın var Hacı Bektaş 

Seni sevdik senden yana yakıldık 
Münkirlerin kesretinden sıkıldık 
Herbirimiz künc-i gamda takıldık 
Yetiş bu imdada er Hacı Bektaş 

Pirlerin pirisin yok sana teki 
Müminin canısın münkirin şeki 
Zahirde batında değilsin iki 
Yetmiş üç milletsin bir Hacı Bektaş 

Şahların şahısın zat-i Ali'sin 
Her ilmin kânısın Şah-ı Veli’sin 
Abdal Musa kendi Kızıl Deli'sin 
Abdalların başı ser Hacı Bektaş 

PİR SULTAN ABDALl’ım sana dayandım 
Uyur idim himmetinle uyandım
*Hep isteyenlere muradın verdin
Benim de muradım ver Hacı Bektaş 

kesret: çokluk
künc-i gam: gam köşesi
*NOT: Bazı kaynaklarda son kıta "Hep isteyenlere verdin inandım" şeklinde geçmektedir.
 
6
Arzuladım size geldim
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
Eşiğine yüzler sürdüm
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
Pir elinden dolu içtim
Doğdum elinize düştüm
Ak cenneti gördüm geçtim
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
Güvercin donunda duran
Cümle eksikler yetiren
Beş Taşı şahit getiren
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
Kırk Budak’ta şem’a yanar
Dolusun içenler kanar
Âşıkların semah döner
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
 *Rehber aradım aradan
Cümle âlemi yaradan
Kayaya binip yürüden 
Hünkâr Hacı Bektaş Veli

Bahçende gördüm gülünü
Erenler sürsün demini
İmam Rıza’nın torunu
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
Balım Sultan er köçeği
Keser kılıncı bıçağı
Cümle erenler gerçeği
Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 
PİR SULTAN’ım gerçek veli
Erenlerden çekmem eli
On İki İmam’ın serveri
 Hünkâr Hacı Bektaş Veli
 *Bu kıta çoğu kaynakta yoktur.
  
7
Benim aslım Horasan’dan Hoy’dandır 
Kırklar olduğun Kanber de yandadır 
Tanrı’nın Arslanı Ali nurdandır
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali 
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar Rum eline sökün eyledi 
Döndü geri cümle Kırklarda söyledi 
Bir etek kum ilen derya bağladı
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim 
Ali Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar Urum’a geçti sen duydun mu
Tanrı’nın Arslanı  geldi bildin mi 
Pınar yanında kendini buldun mu
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali 
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar bir bir arda sökün eyledi 
Domuz kâfirlerin yolun bağladı
Tanrının Arslanı imdat eyledi
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali 
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Geldi Kazova’sın duman bürüdü 
Kara kafirlerin yağı eridi 
Allah Allah deyüp Kırklar yürüdü
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali 
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Kırklar Rum elinde mekân tuttular 
Makamlar açtılar çırağ yaktılar 
Bütün kafirleri dine çektiler
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali 
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

Pir Sultan’ım bu sözleri söyledi 
Kâfirlerin Yezitlerin bağladı 
İlk selamı esselada söyledi
Kırklar’a ser-çeşmesin pirim Ali 
Cümlemizden ulusun Kızıl Deli

8
Alçakta yüksekte yatan erenler
Yetişin imdada aldı dert beni
Başımı alıp hangi yere gideyim
Gittiğim yerlerde buldu dert beni
 
Oturup benimle ibadet kıldı
Yalan söyledi de yüzüme güldü
Yalın kılıç olup üstüme geldi
Çaldı bölük bölük böldü dert beni
 
Üstümüzden gelen boran kış gibi
Yavru şahin pençesinde kuş gibi
Seher çağı bir korkulu düş gibi
Çağırta çağırta aldı dert beni
 
ABDAL PİR SULTAN'ım gönlüm hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli oldu bilmem ustadır
Söyle bir sevdaya saldı dert beni  
 
9
Ben dervişim diye göğün gerersin
Hakk'ı zikretmeye dilin var mıdır
Sen kendini görsene ilden n'ararsın
Hâli hâl etmeye hâlin var mıdır
 
Birgün balık gibi ağa sararlar
Mürşidinden rehberinden sorarlar
Tütsü yakıp köşe köşe ararlar
Ben arıyım dersin balın var mıdır
 
Dertli olmayanlar derde yanar mı
Tahkik derviş ikrarindan döner mi
Her bir uçan gül dalına konar mı
Ben bülbülüm dersin gülün var midir
 
PİR SULTAN'ım senin derdin deşilmez
Derdi olmayanlar derde düs olmaz
Mürşidsiz rehbersiz yollar aşılmaz
Mürşid eteğinde elin var mıdır
 
10
Seher vakti kalkan kervan
İniler de zârılanır
Bir güzele düşen gönül
Çiçeklenir korulanır

Bahçenizde güller biter
Dalında bülbüller öter
Engel gelir bir kal katar
Olan işler gerilenir

Bülbül geldi kondu dala
Bülbülden hata yok güle
Engel bir taş atar göle
Yüzen ördek yaralanır

PİR SULTAN ABDAL göçelim
Pir elinden bad'içelim
İnkar olandan kaçalım
İnkar birgün paralanır 

11
Bu yıl bu dağların karı erimez
Eser bâd-i sabâ yel bozuk bozuk 
Türkmen kalkıp yaylasina yürümez
Yıkılmış aşiret il bozuk bozuk 
 
Kızılırmak gibi çağladım aktım
El vurdum göğsümün bendini yıktım
Gül yüzlü cananın bağına çıktım
Girdim bahçesine gül bozuk bozuk
 
Elim tutmaz güllerini dermeye 
Dilim tutmaz hasta hâlin sormaya
Dört cevabın mânasını vermeye 
Sazım düzen tutmaz tel bozuk bozuk
 
PİR SULTAN' ım yaratıldım kul diye
Zalim paşa elinden mi öl diye 
Dostum beni ısmarlamış gel diye 
Gideceğim amma yol bozuk bozuk  

12
Emek çektim bir ev yaptım erenler 
Yine bu güzele bildiremedim 
Bahar geldi çiçek bitti ot bitti 
Toprak güldü taşı güldüremedim

Önüne irehber almış kadıyı 
Gelir kitabın okuyu okuyu 
Burhan ile buldum yetmiş ikiyi 
İkisin bir kaba sığdıramadım

Yüreğimde belli belli yaralar 
Şeytan kalbim almış gözün köreler 
Hakka niyaz eylemeye ar eyler 
Eğilip bir secde kıldıramadım

Hü demine bir ikrarı güdenin
Tu yüzüne ikrarından dönenin
Pir Sultanım münafıkın nadanın 
Gönül aynasını sildiremedim
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000
 
13
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası 
Ben bu derde *kande derman bulayım 
Meğer Şah elinden ola çaresi

Türlü donlar giyer gülden naziktir 
Bülbül cevreyleme güle yazıktır 
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir 
Güle güle gelir canlar paresi

Benim uzun boylu selvi çınarım 
Yüreğime bir od düştü yanarım 
Kıblem sensin yüzüm sana dönerim
Mihrabımdır kaşlarının arası

Didar ile muhabbete doyulmaz 
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz 
Münkir üflemekle çırağ söyünmez 
Tutuşunca yanar aşkın çırası

PİR SULTAN’ım katı yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşk-ı muhabbetten niye kaçarsın 
Böyle midir yolumuzun töresi
*kande:  nerde
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

 
14
Güzel aşık cevrimizi
Çekemezsin demedim mi
Bu bir rıza lokmasıdır
Yiyemezsin demedim mi
 
Yemeyenler kalır naçar
Gözlerinden kanlar saçar
Bu bir demdir gelir geçer
Duyamazsın demedim mi
 
Bu dervişlik bir dilektir
Bilene büyük örnektir
Yensiz yakasız gömlektir
Giyemezsin demedim mi
 
Erelim Ali sırrına
Çıkalım meydan yerine
Can ü başı Hak yoluna
Koyamazsın demedim mi
 
Aşıklar harabat olur
Hak yanında kıymetl'olur
Muhabbet candan tatl'olur
Doyamazsın demedim mi
 
PİR SULTAN ABDAL şahımız
Hakka ulaşır rahımız
Onik'imam katarımız
Uyamazsın demedim mi
 
15
Muhammet Ali'nin kurduğu yoldur
Ak üstünde kara seçebilirsen
Gönülden itikat söyleyen dildir
Ali'nin sırrına erebilirsen
 
Erenler der seni ceme katarlar
Kötü amellerin taşra atarlar
Bir gün yularından tutup çekerler
Çektikleri yere varabilirsen
 
Erenler seni de ceme götürür
Kalmış işlerini anda bitirir
Gördüm Hak evinde mihman oturur
Mihmanın gözüyle görebilirsen
 
Aslı mervan olan ummana dalmaz
Küfre meyledende aşıklık olmaz
Müminin suali ahrete kalmaz
Dünyada cevabın verebilirsen
 
PİR SULTAN ABDALım  gonca gül olur
Dört kapıdan sana daim gel olur
Dünyadan ahrete doğru yol olur
Verdiğin ikrarda durabilirsen
 
16
Gurbet elde bir hal geldi başıma,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
Derman arar iken derde düş oldum,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
 
Hüma kuşu suya düştü ölmedi,
Dünya Sultan Süleyman'a kalmadı.
Dedim yâre gidem nasip olmadı,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
 
Kağıda yazarlar ufak yazılar,
Anasız olur mu körpe kuzular.
Yürek yaralıdır, ciğer sızılar,
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
 
PİR SULTAN ABDALm böyle buyurdu,
Ayrılık donları biçti giydirdi.
Ben ayrılmaz idim felek ayırdı
Ağlama gözlerim Mevlâ kerimdir.
 
17
Serseri girme meydana
Âşıktan ahval isterler
Kalleşlik ile urma dem 
Tasdik ehli kal isterler 
 
Uyan bu gaflet habindan 
İspat  isterler batından 
Her aşığa sohbetinden
İkrar  ile yol isterler
 
Erenler oynar utulmaz 
Bu yola hile katılmaz
Burda harmühre satilmaz 
Ya gevher ya lâ'l isterler 
 
Kılı kırk pare ederler 
Birin yol tutup giderler 
Dile n'itibar ederler 
Hâl içinde hâl isterler
 
PİR SULTAN ABDAL n'eylersin
Muskil halledip söylersin
Arısın çiçek yaylarsin
Yarın senden bal isterler
 
18
Bana medet senden olur efendim,
Aşılmaz dağların ardında kaldım.
Eller dosta doğru çeker göçünü, 
Elsiz viranede çöllerde kaldım. 
 
Sana derim sana ey kaşı kara, 
Artıyor eksilmez dost sinemde yara. 
Bir aşinam yok ki halımı sora, 
Yalanlı dolanlı dillerde kaldım.
 
Sabahtan sabahtan semah tutarım, 
Dosta kadar gider benim katarım. 
Baykuş gibi viranede öterim, 
Gel gör ne perişan hallerde kaldım. 
 
PİR SULTANım, ben de gülmedim, 
Aradım derdime derman bulmadım. 
Yol nereden gelir gider bilmedim, 
Kesildi kervanım bellerde kaldım 
 
 
19
Diken arasında bir gül açıldı
Bülbülüm bahçene ötmeye geldim
Bezirganım yüküm gevher satarım
Ali pazarına dökmeğe geldim
 
Pacım vermeyince yüküm satılmaz
Gevherin hasına hile katılmaz
Irakıp donuyla şahin tutulmaz
Bir gerçek donuna düşmeye geldim
 
Ben bend oldum bu meydana atıldım
İkrar verdim ikrarıma tutuldum
Ezel taliptim pire katıldım
Pirin demanını tutmağa geldim
 
PİR SULTAN ABDAL'ım yüreğim düğüm
İmamlar nesline uğradık bugün
Rehber pişirirmiş talibin çiğin
Ahiri bu imiş pişmeye geldim

20
Duaz-ı İmam
Allah medet ya Muhammed ya Ali 
Bizi dergâhından eyleme cüda 
Pirim Hünkâr Hacı Bektaşi Veli 
Bizi dergâhından eyleme cüda

Âdem Safiyullah atam hakkıyçün 
Muhammed Mustafa hatem hakkıyçün 
Eyyub’un çektiği sitem hakkıyçün 
Bizi dergâhından eyleme cüda

Hasan’m aşkına içem zehiri 
Şah imam Hüseyin’dir dinin serveri 
Âlemler ümidi canlar perveri 
Bizi dergâhından eyleme cüda

Çektirdiler İmam Zeynel’e ceza 
Muhammed Bakırla Ali Murtaza
Hem Cafer-i Sadık Kazım Irıza 
Bizi dergâhından eyleme cüda

ABDAL PİR SULTAN’ım boldur rahmeti 
Tâki Naki Askeri’nin hikmeti
Muhammed Mehdi’ye etsin himmeti 
Bizi dergâhından eyleme cüda
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

21
Arkası yok deme Şah oğlunun
Zahirde batında yüz bin eri var
On dört masum ile On iki imam 
Yanlarında Muhammedle Ali var

Rabb’im önümüzce sözün pişirir 
Yaramaz sofular Şah’ı şaşırır 
Dervişler arıdır çiçek devşirir
Arıların gömecinde balı var

Dostumun şükürdür asıl düşmanı 
Kılıçtan keskindir oddan gülbengi 
Kırmızıdır donu hem aldır rengi 
İrenginde dürüm dürüm alı var

PİR SULTAN’ım der ki vaktin beklesin 
İkrarını mümin olan haklasın 
Arif olan kalp evine saklansın
Erenlerin gizli gizli yolu var
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

22
Bana gül diyorlar neme güleyim
Ağlamak şansıma düştü neyleyim 
İlin gülü açmış al ile yeşil 
Şu benim güllerim soldu neyleyim

Karadan çaldırdım nere bazımı 
Arşa çıkardılar ah u suzumu 
Elimden aldırdım yavru kuzumu 
Firkati bağrımı deldi neyleyim

Haberin alayım seher yelinden 
Ördek kalkar m’ola kendi gölünden
Korkum ayrılıktan fikrim ölümden 
Geldi çattı buldu beni neyleyim

Ulu sular gibi çeşmim çağlayan 
Mahrum kalmaz özün Hakka bağlayan 
Yar yitirmiş yana yana ağlayan 
Akıbet başıma geldi neyleyim

PİR SULTAN’ım kırklar yediler 
Bu yolu erkânı anda kodular 
Allah verdiğini almaz dediler 
Bana verdiğini aldı neyleyim
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

23
Beni görüp yönün öte döndürme
Yine gitmez meylim şendedir sende 
Yıkıp hilal kaşlarını indirme 
Günah sende değil bendedir bende

Şeker vardır dudağında dilinde 
Arzumanım kaldı gonca gülünde 
Sen bir padişahsın hükmün elinde 
Senin ile davam sendedir sende

Sensiz çıkıp yaylaları yaylamam 
Engeller içinde sırrın söylemem 
Çok günah işledim inkar eylemem 
İk’ellerim kızıl kandadır kanda

Nice beyler gezdim yoruldum 
Kan bulanık aktım aktım duruldum 
Sencileyin çok güzele sarıldım 
Dahi senin sevgin candadır canda

PİR SULTAN ABDAL’ım böyle deyiptir 
Âşıklar güzeli sevegeliptir 
Bir güzel sevmeyle kanlı m’oluptur 
Kellem terkidedir yandadır yanda
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000
 
24
Hak nasip eylese dergâha varsam
Daim divanında dursam ya Ali 
Eğilsem payenine niyaz eylesem 
Yüzüm toprağına sürsem ya Ali

Yüzüm toprağına sürdüğüm zaman 
Zerrece gelmezdi gönlüme güman 
Ali’m düldüle bindiği zaman
Önünce Kanber olsam ya Ali

Kanber gibi hizmetine yeldirsen 
Bir dem ağladırsan bir dem güldürsen 
Çeküp Zülfikar’ı beni öldürsen 
Elim eteğinden çekmem ya Ali

Hiç çekem mi'eteğinden elimi 
Hak katında kabul ettim ölümü 
Doğru sürün Hak erenler yolunu
Mümince kulların sevsem ya Ali

Mümin olan neresinden bellidir 
Hakkı söyle nefesinden bellidir 
Erenlerin yolu gonca gülüdür 
Tomurcuk güllerin dersem ya Ali

PİR SULTAN’ım selamını getirse
Hak cemini hakikate yetirse
Dizini dizime verse otursa 
Doyunca didarın görsem ya Ali
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

25
Kur’an yazılırken arş-ı Rahman’da 
Kudret kâtibinin elinde idim 
Güller açılırken kevn ü mekânda 
Bülbül idim gonca gülünde idim

Evvel Cebrail’in ilk kelamında 
Kırklar meclisinde aşk meydanında 
Muhammed Ali’nin sır kelamında 
Nihan söyleşirken dilinde idim

Kırklar arş üstüne kurdular cemi 
Muhabbet halk olup sürdüler demi 
Balçıktan yarattı Allah Adem’i 
Ben ol vakit anın belinde idim

Yunusun deryaya daldığı zaman 
Kırk gündüz kırk gece kaldığı zaman 
Ali Zülfikar’ı çaldığı zaman 
Hayber Kalesi’nde kolunda idim

PİR SULTAN’ım içtim aşkın dolusun 
Makadir bilmeze vermem yarısın 
Bir kuşa seksen bin şehrin darısın 
Tayın verilirken yanında idim
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

26
Sabahın seyrinde ben cuşa geldim
Dağlar ya Muhammed Ali çağırır 
Bülbülün figanı bağrımı deldi 
Güller ya Muhammed Ali çağırır

Vird verildi gökte uçan kuşlara
Bakmaz mısın gözden akan yaşlara 
Sular yüzün vurur taştan taşlara 
Çağlar ya Muhammed Ali çağırır 

Çerh-i felek sema urup dönüyor 
Talip olan mürşidini biliyor 
Yüreğime bir od düştü yanıyor 
Yanar ya Muhammed Ali çağırır

Nice âşık bu meydanda derildi 
Erenler erkânı yola sürüldü 
Muhammed Ali’nin kadri bilindi 
Diller ya Muhammed Ali çağırır 

Pirimin çevresi bahçeler bağlar 
Kızıl Deli çayı mevç urur ağlar 
Dört bir tarafında hu çeker dağlar
Dağlar ya Muhammed Ali çağırır

Âşık olanların derdi üsteler 
Ana kail olmaz kâmil ustalar 
Hastalar gelir de derman isterler 
Sağlar ya Muhammed Ali çağırır 

PİR SULTAN’ım Haydar coştur aşığın
Âşık olanlar da yakar ışığın 
Hasan ile Hüseyin’in beşiğin 
Sallar ya Muhammed Ali çağırır
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000



MERSİYELER (AĞITLAR) ve MUHARREM AYI İLE İLGİLİ DEYİŞLER

27
Âlemlerin serverisin
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Hasan Hüseyin’in yârı
Muhammed’in gözü nuru 
Hem Ali’nin yadigârı 
Ah Hüseyin vah Hüseyin 

Zuhur oldun îmam Zeynel 
Muhammed Bakır’dan evvel 
Didene yanayım gönül 
Ah Hüseyin vah Hüseyin

İmam Cafer’dir yarımız 
Musa-yı Kazım şahımız 
Budur şems ile mâhımız 
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Ali Musa ilim hüner 
Muhammed Tâki el sunar 
Hüseyin’im deyip yanar 
Ah Hüseyin vah Hüseyin

Ali Tâki Hasan Asker 
Muhammed Mehdi ser-defter 
İmam-ı Seyyid-i ekber 
Ah Hüseyin vah Hüseyin 

PİR SULTAN haber ver dosttan 
Bülbül ötüyor kafesten 
Hem gül ağlar hem gülistan 
Ah Hüseyin vah Hüseyin
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000


28
Aşıkın başına gelmez hal olmaz 
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin 
Sende bende deyü sual olunmaz
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

Erenler basmamış yerlere yüzü 
İletip çamura çiğnetme bizi 
Yarın yok deminde isteriz sizi
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

Âşık olan âşık dardan ayrılmaz 
Tâki Naki seven âşık yorulmaz 
Talip bunalmazsa çağırmaz 
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

Bu hal ile biz onlara katıldık 
Kemlik ettik dışarıya atıldık 
Bir münkirin tuzağına tutulduk 
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin

PİR SULTAN ’ım daim düşmektir işi 
Yol yol oldu akan çeşmimin yaşı
On İki İmam’ın  serçeşme başı 
Ulaş yetiş pirim İmam Hüseyin
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

29
Aşura ayında matem orucu
Onları tutana sevap yazılır 
Kerbela’da yatan Hasan Hüseyin 
Onları görenin benzi bozulur

Birisin tutan Hakkına yeter 
İkisini tutan günahın atar
Üçünü tutanlar Cennet’te yatar 
Engür olmuş Hak ceminde ezilir

Dördünü tutana veli dediler
Beşini tutana ulu dediler
Altıyı tutana dolu dediler
Engür olmuş Hak ceminde ezilir

Yedisini tutan havada uçar 
Sekizini tutan hülleler biçer 
Dokuzunu tutan Cennet’in açar 
Engür olmuş Hak ceminde ezilir

PİR SULTAN ABDAL’ım onunda zahmet
On birini tutana indi irahmet
On iki tutana nasiptir Cennet 
Engür olmuş Hak ceminde ezilir
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

30
Gündüz hayalimde gece düşümde 
Her derdime derman İmam Hüseyin 
Yılın on’ki ayın seherlerinde 
Her dertlere derman İmam Hüseyin

Dividim var kalem tutmaz elimde 
Hak’kın kelamın okurum dilimde 
Muhammed’in sancağının altında
Mazlum mazlum duran İmam Hüseyin

Aşk kitabın Huda bana gönderdi 
Gökten Cebrail de yere indirdi 
Yezitleri cehenneme gönderdi 
İblis çıkmaz ordan İmam Hüseyin

Hatice rehberi divanda bir yar 
Fatma ana ağlar hem saçın yolar 
Hak bir terazidir mizanın kurar 
Şehit donu giyen İmam Hüseyin

PİR SULTAN ne güzel bulmuş yerini 
Ben Pir’ime kurban verdim serimi 
Muaviye oğlu Mülcem soyunu
Sürelim dergâhtan İmam Hüseyin
Kaynak: Öner Yağcı, Pir Sultan Yaşamı ve Bütün Şiirleri, Gün Yayıncılık, İstanbul, 2000

31
Hak için kendini kurban eyleyen 
Şah-ı Merdân oğlu İmam Hüseyin 
Cümle erenlere ferman eyleyen 
Erenler serdarı İmam Hüseyin 
 
Muhammet Ali'nin çeşmi çerağı 
Erenler yolunun gülşeni bağı 
Ciğerler paresi gönül durağı 
Gözlerimin nuru İmam Hüseyin 
 
Ceddi Muhammet'tir atası Ali
Anası Fatıma cihan evveli
Cümle evliyalar ederler beli 
Evliyalar piri İmam Hüseyin 
 
Batının sultanı müminin şahı 
Gayıp aleminin şems ile mahı 
Şah Hüseyn'im deyu ederler ahı 
Matem ile zarı İmam Hüseyin 
 
PİR SULTAN ABDAL ım tutar demanın
Dostunun dostuyuz biz hanedanın
Dü çeşmi değil mi Şahı Merdanın
Erenler hünkârı İmam Hüseyin

 
Bugün: 73
Toplam Ziyaretçi: 437798
.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol